Çarşamba, Şubat 26, 2020

HAY'dan Gelen HU'ya Gider




''HAY'dan gelen HU'ya gider.'' Yıllarca ne anladık bu sözden? ''Kolay ve emeksiz kazanılan şeyler,kolayca da kaybedilir.'' Ne kadar da sığ bir düşünce...

İnsan bazı şeyleri en dibe düşün/ce idrak edebiliyor.

En dip...Her şeyin anlamsızlaştığı,yaşamanın ağırlaştığı, dünyanın altının üstünden daha hoş göründüğü an...

İşte o an düşünmeye başlıyor insan;''Benim bu dünyada ne işim var?Ne için yaratıldım? Nerden geldim,nereye gidiyorum?''

Kafanızda deli sorularla,herkesten uzak Allah'a yakın olmak istiyorsunuz,O'nun size şah damarınızdan daha yakın olduğunu bilmeden...Sadece Allah'a sımsıkı sarılmak istiyorsunuz,O'nun (c.c.) sizi her an sarıp sarmaladığını bilmeden.

İşte böyle bir dönemdeyken Kur'an'a, meale,hadise,Esma'ya sarıldım.Okudum, araştırdım, eğitim aldım, zikrettim.İnsanı ve insanın bilinçaltını,ruhunu tanımaya, anlamaya çalıştım.

Baktım ki evrendeki her şey atomlardan oluşuyor.Atomun en küçük parçası ise foton.Foton, enerji,dalga, ışık hüzmesi,nur...Yani evrendeki herşey aslında bir enerji,bir titreşim...

İnsan vücudu da bir enerji vücudu...Her şeyin bir dalga boyu bir frekansı var.Söylenen her sözcüğün bir titreşimi, frekansı, enerjisi var.Ve her şey birbirini etkiliyor, enerjisini artırıyor veya azaltıyor.Her kelimenin titreştirdiği bir duygu var.

Bunları öğrendikten sonra ağzımdan çıkan sözlere daha çok dikkat etmeye başladım.Sevdiklerime daha çok ''Seni seviyorum.''demeye başladım.Beni de , evreni de , fotonu da Yaradan'ın kitabını daha çok okumaya ve anlamaya başladım.

Bu dönemde bir ayet beni çok etkiledi:

Secde suresi 9. ayet :''Sonra onu düzenli bir şekle sokup;içine KENDİ RUHUNDAN ÜFLEMİŞ, sizi kulak ,göz ve gönüllerle donatmıştır.Ne kadar da az şükrediyorsunuz.''

Bunu okuyunca birden ''El_Kayyum'' ism-i şerifi aklıma düştü.Anlamını kaba taslak biliyordum ama tekrar araştırdım:

EL KAYYUM : Zeval bulmayıp devamlı kaim olan
                           Her şeyi ayakta tutan, varlıklarını devam ettiren (C.C.)

O anda yaşadığım aydınlanmayı ve hayreti kelimelere dökebilir miyim bilmiyorum ama deneyeceğim:

Kayyum olan Allah (c.c.) Adem (a.s.)'a ruhundan üflüyor ve Adem (a.s.) hayat buluyor.

Adem (a.s.) dan tüm insanlar meydana geliyor.

İnsan doğduğu anda nefes alarak yaşamaya başlıyor.

Ve her birimiz dakikada 15- 20 kez nefes alıp veriyoruz.

Yani Kayyum olan Allah (c.c.)her nefes alışımızda bize ruhundan üflüyor.

Ve böylece hayatımız boyunca bize her an şah damarımızdan daha yakın ve her an bizimle...

Bu düşüncenin bana verdiği huzuru, hayreti ve utancı size anlatmam mümkün değil.''Huzuru ve hayreti anladık da neden utanç?'' derseniz; hatalarım, günahlarım ve hatta içimden geçirdiğim düşüncelerim yüzünden...Ve bunların hepsinden Rabbimin haberdâr olduğunu tam idrâk edişimden.

Bir nokta daha var hayretimi artıran :

'' Nefes alıp vermek , deniz dalgalarının kabarıp, tekrar denizle buluşmasına benzer.Dalgaların kabarması nefesin içeri alınmasını,denize geri dönmesi ise nefesin dışa verilmesini temsil eder.

Dalga nef/e/simiz gibi izafi bir varlıktır.Kendiliğinden bir varlığı yoktur.Sadece deniz ile vardır ve denizin tecellilerinden sadece biridir.''

diyordu okuduğum bir kitapta...

''İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.''Bakara suresi 156. ayetin son kısmı...Meali :''Şüphesiz biz Allah'a aidiz ve yine O'na döneceğiz.''

Evet! Hayat kaynağımız aldığımız ve verdiğimiz nefes...Ve biz her dakika 15-20 kez O'ndan (c.c.) geliyor ve O'na (c.c.) dönüyoruz.

Hakka suresi 42. ayet :''O bir kâhinin sözü de değil.Ne de az düşünüyorsunuz.''

Ne de az düşünüyoruz değil mi?

Ve her saniye HAY'dan gelip HU'ya gittiğimizi farketmeden; sanki hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için koşturup duruyoruz.

Hayat verenim, Canım Allahım!

Sen hayretimi artır ve Corana virüsten korktuğu kadar,Senden korkmayan bu insanlığın sonunu HAYR/ET!...

AMİN...

Hiç yorum yok: