Salı, Şubat 25, 2014

KAHRAMANIM....



Bin sitemle başlayacaktım s/öze...Bin kahır okuyacaktım s/ana...Ama baktım ki boşa bir çaba benimkisi...Masal kahramanları gerçek değildir ki...Benim masalımın kahramanı sen değildin...Sende görmek istediğimi görmüştüm ben...Belki gülüyorsun şimdi bana ...Ama bak dinle...Bendeki seni anlatacağım sana :

Bir yokmuş, bir yokmuş...Aslında hiç varolmamış ama bende öyle çok öyle çokmuş...Sözleri tam hedefi vuran okmuş...Gözleri şahin bakışlı bir yiğit, ama g/özlerinin bir adım ötesi aşkla dolu bir ummanmış...Benim yetim gönlüm o ummana dalmış...Boğulmak üzereymiş ,aldırmamış,kendini aşka salmış...Çünkü onda bir Kürşad yiğitliği varmış, güven veren... Ve bir Yunus derinliği, huzurla kuşatan...Kâh sazının telleriyle, kâh s/özünün dilleriyle dokunurmuş gönlümün bamteline...Aşk aslında aynı şeye aşık olmakmış..."Vatan" deyince coşmak,"Bayrak " deyince t/aşmakmış cismaniyetten...Bilirmiş her iki gönül de,"İnsan hesap verecek niyetten..."

Derken hasret düşmüş g/özlerime...Sitem belki ama , hiç bir zaman isyan değmemiş s/özlerime...Mukaddes bir emanet gibi taşımış kalbim seni...Varlığın mı , yoksa yokluğun mu deli ediyor beni...Bu sorunun cevabını bulamamış gönlüm ve -mişli geçmiş zamanlarda kaybolmuş ömrüm....

İŞTE BENİM KAHRAMANIM....G/AYRISINA  Y/OK  Z/AMANIM....

Cumartesi, Şubat 15, 2014

MASAL...





Gökyüzü kara bulutlarla doluydu...Hava çok soğuktu,üşüyordu.Ayaz yüreğini bıçak gibi kesiyordu.Islak gözlerini gökyüzüne kaldırdı kadın...Gülümsedi..."Yağmur yağacak ." dedi...Kendi kendine konuşuyordu...Hayır , sanki gözyaşlarıyla konuşuyordu.Onları incitmeden silerken, "Vuslata az kaldı."diye fısıldadı.


Bir iki yağmur damlası buluştu gözyaşlarıyla...Kadın kendine yeni bir hayat bahşedilmiş gibi mutlu oldu,ruhu kanatlandı sanki...Bahçesinde ne zamandır çiçeğe durmuş tomurcukları hep birden açıverecek sandı...Yağmur sağanak sağanak boşalacak ve bütün kara bulutlar dağılacak sandı...Ama bir kez daha yanıldığını anladı...Kendi bahçesinde çiseleyen yağmur,yine hemen uzaklaşmış ve başka bahçelere yağmaya başlamıştı...


Uzaktan seyretti yağmurun yağışını...Ama bu kez kırılmadı,darılmadı...Sadece acıdı yağmura..."Bendeki kıymetini bilseydin, başka bahçelere yağmak istemezdin.Bendeki seni görseydin,bir an olsun kendinden ayrılmak istemezdin."dedi.


Masaldı belki bu...Gözyaşlarıyla yağmurun masalı...Ama tertemiz,ulvî ve çok değerli bir masal, onun masalı...Kirlenmesini istemedi masalının...İçinde hep tertemiz,ilk günkü gibi kalmasını istedi.Sonra gözucuyla bir kez daha baktı başka bahçelere neşveyle yağan yağmura...Evine girdi ve kapısını kapattı....

Cuma, Şubat 07, 2014

Yağmurumla Hasbihâl 2 - Sen Ve An





Hani bazen insanın "zaman ve mekan üstü" anları olur.Sanki ruhun bedeninden ayrılır ve sen "sen"i izlersin göklerdeki bir yerlerden...Zaman ve mekan üstündesindir o an ve geçmişini de "an" kadar yaşanır bulursun gözlerinin önünde...Derin bir muhasebeye dalarsın...Kapanmamış defterleri görür, çektiğin sıkıntıları yeniden yaşar, acılanırsın.Güzel anlarını, " Bir ömre değer " dediğin anları hatırlar ve geçip gittiğini görür , gamlanırsın...Çoğu zaman umudun kırılır, geleceğine endişe ile bakarsın...Ve sabrını tüketir geçmişin elemi, geleceğin endişesi...Bir an göklere yükseldi sandığın ruhun, " Küt " diye düşer bedeninin içine...Ve hayat yine çekilmez bir yük olur, zayıf omuzlarımızda....

Babam derdi ki : "İnsanın kendi kendine ettiğini, yedi düvel bir araya gelse edemez." Bir cümleyle anlatılan büyük hakikat...Her şeyin "Ben" de başlayıp, " Ben " de bittiğini, yaşananın " An" da başlayıp "An" da bittiğini ne kadar da geç anladım...
Biliyor musun Yağmurum! Bunu bana farkettiren sen oldun.Geçmişin ve geleceğin arasında bunaldığım bir anda, tüm meşguliyetlerini bir kenara bırakıp, saatlerce sohbet ettin benimle....Yüzümü güldürdün, yüreğimi güldürdün...Ve sonra birden ciddileşip sordun ya bana :
" Mutlu musun ?"
" Mutluyum" dedim.
"Peki şimdi ne olacak?" dedin... Ne demek istediğini anlamamıştım önce.Sonra devam ettin :
"İnsanların çoğu kendilerine bu soruyu sorup, "an"ın güzelliğini ellerinden kaçırırlar." dedin...Haklıydın...
Yaşanan sadece " An" vardı...Zaman da bir mahluktu ve ölüp gidiyordu...Altı ayda bir vücudumuzdaki tüm hücrelerin yenilendiğini düşünürsek, senede iki kez bile "Ben" yeni bir "ben" e dönüşüyordu...Ruhum, fikirlerim, düşüncelerim ise bu değişimi her "an" yaşıyordu ve yaşamalıydı...Bunca değişim içinde sahip olduğum tek şey " an" idi...Onun güzelliğini de kaçırmadan yaşamak gerekirdi...
Hep okuduğum , ama tam idrak edemediğim bir Hadis-i Şerif vardı : "İki günü bir olan ziyândadır." Boşa geçen zamanlarımı, "an"larımı düşününce , "ziyân"larımın büyüklüğünü hesaplayamıyorum...
Yağmurum!..Sana boş yere " Yağmurum" demedim ben......Her damlanla, çölleşen yüreğim ve fikriyatım yeniden canlanıyor, yeşeriyor... Sen kurak gönlüme rahmet oldun...Solan goncalarıma can, anemik ruhuma kan oldun...Anladım ki yıllarca beklediğimsin...Özlediğimsin...Bir kelimeyle yüreğimi anlatabildiğim, bin kelime etmeden gözlerimle konuşabildiğimsin.
Yağmurum...Beklemekteyim damlalarını...Halleşmek için sesinle soluğunla...

Perşembe, Şubat 06, 2014

Yağmurumla Hasbihâl 1- Hazinem



Nicedir kalemi almadım elime...Yazmadım...Direndim...Sustum... Suskunluğumla isyan ettim...Lakin yüreğimi susturamadım...

Nicedir ağlamadım...Pusatlandım,gözyaşlarımı dışarı akıtmadım...Gönlüme çağladı gözyaşlarım..Yürek taşkınımdan dökülürken mısralar, bentler çektim önlerine, taşırmadım...

Derinlere gömdüm tüm insani duygularımı...Tepkisizdim her şeye...Bana göre tepkisiz, ama etrafıma bakınca herkes kadar tepkiliydim.Herkes gibi olmaya karar vermiştim.Herkes kadardı artık benim de beynim ve yüreğim...Ve kuruduum, kurudum...Ben , "Ben" olmaktan çıkmış, herkes gibi olmuştum...

Sonra bir gün, gözlerinde fırtınalar yaşadım Yağmurum...Sözlerinle yıldırımlar düşürdün yüreğime!..Öyle bir sarstın ki beni, bende bana ait gibi görünen ne varsa yıkıldı, yerle bir oldu sandım...Prefabrik evlere benzeyen hayatımın tüm tek düzeliklerini yıktı, seninle gelen sel baskınları...Beni öldürüyorsun sandım...Yüzüme vurdukça damlaların, yüreğime kor düştü, yandım...

"Bu sen değilsin!" dedin bana, sağanak sağanak üzerime yağarken...Ben yıkıldım , viran oldum zannederken, damlaların can verdi kurak topraklarıma ve yeniden yeşertti umutlarımı... " Özünü fark et! "dedin. " İçindeki hazineleri keşfet! Sana ihtiyacım var, bırakma kendini!...Haydi! Biraz daha gayret!..."

Ruhum viran bir şehre dönmüş, kelimelerim kaybolmuştu. Bir köşede , sessizliğimde yok olurken, elimden tutup kaldırdın beni..." Haydi " dedin... " Yolculuk başlıyor." " Nereye?" diye sordum, ışığı sönmüş gözlerimi yerden kaldırarak... " İçindeki hazineleri keşfetmeye ..." dedin.

Yağmurum!...Kelimelerim sende saklıymış meğer...Gözlerinmiş içimdeki hazinenin anahtarı...Ve...Ve senmişsin o hazinenin ta kendisi...