Pazartesi, Aralık 08, 2014






Yüreğimin cephaneliğine damlıyor hep gözyaşım


Her damlada infilak...Bitmez benim savaşım...





EY DİDEME RAM SALAN DİL-İ RUŞEN GÜL BANA


GÖNLÜME HER DEM DALAN BEKLETME DE GEL BANA

Salı, Eylül 02, 2014

BEKLETME


Hasretin girdabında kıvranırken her gece

Çarşamba, Temmuz 02, 2014

AH - U ZÂR ....




Aşk ateşi düşünce , gönlümdeki ocağa
Aklı alnından vurdum, kaçtım köşe bucağa.
Mahzun sevdam muhtaçken, şefkatli bir kucağa
Sen beni insafsız gurbetlere saldın yâr...


Karanlığın koynunda, gözyaşımı döktükçe
Sarıp sarmaladı beni, merhametli bir gece
Sızıyorken  kalemden , senin için her hece
Sen başka sevdaları, derdine em sandın yâr...


En vefalı dostumdur, şimdi yalnızlık benim
Ben bile benden gittim, ıssız kaldı bedenim,
Virâne oldu kalbim, bir tek sensin sebebim
Gönül köşküm yanarken, içindeki hardın yâr....


Perşembe, Haziran 19, 2014

KORKMA!.. TİTRE!...

Dilimin döndüğü kadar suskundur gönlüm..Ne konuşmaya dermanım var, ne susmaya gücüm.Boğuldum,vuruldum, öldüm...Kabuslar halt etmiş bu yaşananlar yanında...Bunca gözyaşı , bunca kan, bunca can...İnsan olan dayanamaz buna inan...

Zulmün ayyuka çıktığı bir zaman diliminden geçiyoruz bu günlerde....Bundan önce böyle günler yaşanmamış mıydı ,yoksa yaşanmış da, bizler, şu anki tepkisiz halk kitleleri gibi zombileşmiş miydik bilemiyorum.Rahatlığına ,keyfine , zevk ve sefasına müptela , hipnotize olmuş bir insan kitlesi....Zulmün ucu kendisine dokunmadığı sürece sessiz ve şakşakcı...

Ne bekliyorsunuz tepki vermek için...İlla sizin canınızdan can mı alınmalı -Ki  damarlarınızda akan kanın farkında olsanız, alınan canların hepsi sizin canınız-.İlla sizin namusunuza mı el uzatılmalı...İlla sizin çocuklarınız mı katledilmeli ki tepki veresiniz...

Ey dünya ile hipnotize olmuş hissiz insanlar...Şunu iyi bilin ki " Mazlumun ahı, indirir şahı...".Şahınız indiğinde siz de onunla birlikte kahrolacaksınız...

Musul, Telafer,Kerkük...Acımı anlatamam, kelimelerim kırık dökük...Ey zalimler! Yeryüzünde kalsa da tek TÜRK..."Bir ölür ,bin dirilir." SEN BU MİLLETTEN ÜRK!....

Salı, Nisan 29, 2014

HASBİHÂL 1 - KÖRDÜĞÜM


  •      


  •      HAYAT:  Bazen insan kendisini sessizce dinleyecek birine ihtiyaç duyar,yorum yapmadan yargılamadan eleştirmeden...
  • HAYAL: Su gibi...
  • HAYAT: Dinler misin?
  • HAYAL: Her zaman...
  • HAYAT:  Peygamber Efendimiz (asm)
  • "Ruhlar, toplanmış cemaatler gibidir. Onlardan önceden birbiriyle tanışanlar, iyi anlaşırlar. Tanışmayanlar ayrılırlar, pek anlaşamazlar."buyurmuştur.
  • Ruh bambaşka bir şey...Cesede hiç benzemiyor.Mesela cesed bir otomobil ise ruh onu kullanan sürücü gibi..İnsan hiç bir şekilde otomobille aynı değildir.Otomobil o insanı taşıyan bir araçtır sadece...
  • Tıpkı ruhu taşıyan beden gibi...
  • Mesela bir murat 124 düşün; sürücüsü dünyalar güzeli biri.Bir de BMW veya kadillac işte onun gibi lüks bir araba düşün ;ama sürücüsü çok çirkin bir cadı...
  • Hangisini isterdin??
  • HAYAL:  Kara tasıtlarını sevmem ben..
  • HAYAT:  O zaman biri titanic kaptanı olsun, diğeri sandal sürsün :)
  • HAYAL :   Direksiyonda ben olmalıyım ki icim rahat olsun
  • HAYAT:  Ya hu sen zaten kendi aracının direksiyonundasın...Senin ruhun senin bedenini sürüklüyor bir yerlere
  • HAYAL:Biz ona,bindik bir alamete,gidiyoruz kıyamete diyoruz.
  • HAYAT:Dersi kaynatan öğrenciler gibisin. :)
  • Ben kısaca ruhlar birbirine yakınlık hissediyorsa, galu beladan tanışıyorlardır demek istemiştim...
  • Ve ruh güzelliğinin dış görünüşten daha önemli olduğunu
  • Ve bir çok insanın artık sırete değil de surete önem verdiğini
  • Ve insanların suretleriyle uğraştıkça içlerinin boşaldığını
  • İçi boş insanlarla birlikte yaşamanın insanı bunalttığını
  • Ve çok bunaldığımı
  • Anlatmak istemiştim
  • HAYAL: Belki de anlatacaklarında bulacağım BEN'den ve BEN'le yüzleşmekten çekindiğimden kaynatmak istemişimdir.
  • HAYAT: İçindeki SEN/le yüzleşmekten çekin/SEN de,vicdanın bunu bir gün sana mutlaka yaptırır.

  • Daha ölmemişse...
  • HAYAL: Eyvallah



  • HAYAT: Herkes yüzüne bakar da SEN/i gören çok az kişi vardır. Onları bulunca bırakmamalı insan



  • Hele SEN/i tüm yönlerinle : yaralarınla ,acılarınla, sevinçlerinle,eksiklerinle, çocuksu yanlarınla gören birini bulabildiysen onunla arana kördüğüm at, bir daha hiç çözülmesin..
  • Ve bu günlük son söz :
  • Hz. Aişe Peygamberimizle (s.a.v) yeni evlenmişti. Eşinin kendisini ne kadar ve nasıl sevdiğini merak etmekteydi. Hz. Aişe bu düşüncesini Peygamber Efendimizle konuşmadan edemedi:
  • “Ey Allah’ın Resulü beni seviyor musun?” 
  • “Evet Ya Aişe tabi seviyorum!” 
  • Hz.Aişe dahasını da merak ediyordu acaba nasıl seviyordu? Hemen sordu: 
  • “Beni nasıl seviyorsun?” 
  • Peygamberimiz sevgi şeklini tanımladı eşine; “Kördüğüm gibi.” 
  • Bu cevap Hz. Aişe’yi cok sevindirdi çünkü kördügüm açılamazdı. Açılmayan bitmeyen sırlı bir sevgi demekti. 
  • Alacağı cevap onu çok mutlu ettigi için Hz. Aişe sık sık sorardı: 
  • “Ey Allah’in Resulü kördüğüm ne alemde?” Peygamberimiz Hz. Aişe’yi memnun eden cevabı verirdi her defasında: 
  • “İLK GÜNKÜ GİBİ…”

Perşembe, Mart 13, 2014

İLK GÖZ AĞRIM

İlk görüşte aşktı benimkisi..Seni gördükten sonra başkasına göz ucuyla bile bakmadım...

O günden sonra tek sırdaşım oldun...Gözyaşlarıma bir tek sen şahit oldun.Kalbimin en derunundan kopup gelen dualarımı tek sen işittin...Özlemlerimi sadece sana anlattım,mutluluklarımı seninle paylaştım.En güzel şarkıları birlikte söyledik.En güzel dualara birlikte "Amin..." dedik.

İlkleri seninle yaşadım ben...İlk kazamı seninle yaptım.İlk kaldırımdan inişim de seninle oldu :)İlk senin tamponunu kırdım :)

Bir kaç gün sonra ayrılacağız seninle hiç istemesem de...Ve belki bir daha seni hiç göremeyeceğim.Üzülüyorum.... hem de çookkk...

Seni çok sevmiştim ben be PEUGEOT 3008'İM.......


Salı, Mart 11, 2014

BABALAR KIZLARINI COK SEVMELİ



Babalar kızlarını çok sevmeli.Gözlerinin içine hep sevgiyle bakmalı..Kızılacak durumlarda bile kızlarının yüzüne bakınca kı-za-ma-ma-lı. Babalar kızlarını çok sevmeli.Hiç bir zaman çatık kaşla bakmamalı onlara,SESİNİ YÜKSELTMEMELİ,HELE HELE BAŞKALARININ YANINDA ONLARI AZARLAYIP RUHLARINI İNCİTMEMELİ.

Babalar kizlarini cok sevmeli.Ve ona vakit ayırmalı.Birlikte oyun oynamalı küçükken,oynayabilirken,büyümeden...Saklambaçta hep ebelenmeli mesela,kızını mutlu etmek için..Salıncakta sallanmalı birlikte...Her kucaklayışında saçlarını koklamalı cenneti koklar gibi,yanaklarından öpmeli,o güzel kıkırdayışı duymak için gıdıklamalı kızını...

Babalar kızlarını çok sevmeli.Elinden tutup yağmurda birlikte ıslanmalı mesela...Geceleri gökyüzünü birlikte seyredip,hayaller kurmalı...Hayalini paylaşmalı ve kızının paylaşmasına izin vermeli...Eleştirmemeli,hele ki başkalarıyla asla kıyaslamamalı.Çünkü hayatı boyunca bunları yapan çok olacak zaten..

Babalar kızlarını çok sevmeli...Büyüyüp genç kız olunca bile asla araya mesafe koymamalı...Sinemaya gitmeli kızıyla mesela,alış-veriş yapmalı neşeyle.."Bu çok yakıştı benim güzel kızıma."demeli..Çocuk kendini çirkin hissetse de babasının gözünde hep güzel olduğunu bilmeli ve güzel hissetmeli...

Babalar kızlarının saçlarını okşamalı.Onları dizlerine yatırıp tatlı tatlı sohbet etmeli.Kış gecelerinde mısır patlatıp,kestane kavurmalı kızıyla.Kar topu oynamalı ,karlarda yatıp yuvarlanmalı...Sonra onun dertlerini dinlemeli; yargılamadan sorgulamadan sadece dinlemeli.Hasta olduğunda başında sabahlamalı,her türlü nazına seve seve katlanmalı...

Babalar kızlarını çok sevmeli...Çünkü kadının fıtratında sevilme ihtiyacı var.Suya kanmış bir insan şelalenin yanından geçse bir damla su içmek ister mi?Karnı tok olan, sofra mükemmel de olsa bir lokma daha yer mi? Babalar kızlarını sevgiye doyurmalı...Susuz bırakmamalı...Bırakmamalı ki,çocuk susadığı zaman,çöldeki çamurlu bir su birikintisinden bile medet ummasın..Sevgi zannedip,aşk zannedip yanlış kişilere kapılmasın... 

Babalar kızlarını çok sevsin ki, kızları onlara aşkla bağlansın.Ve şuna inansın:" Beni babamdan daha çok, sadece Resulullah (s.a.v.) ve Allah (c.c.) sevebilir."Diğer sevgilerin içine hep biraz menfaat,biraz cismaniyet karışacağını bilsin...

Babalar kızlarını çok sevmeli ki;kızlarının o kocaman sevgi dolu yürekleri hep güçlü olsun...Birileri gelip kırmasın.Ve kalbi kırıldığında ,yine babasının omzuna başını dayayıp ağlayabilsin...Babasının sinesinin ona hep açık olduğunu bilsin...Kendini yalnız hissetmesin...

NE OLUR BABALAR KIZLARINI ÇOK SEVSİN.....

SEVSİN  Kİ  ANNELER  OLMADIĞINDA  ÇOCUKLAR  BOŞLUĞA  DÜŞMESİN...

Salı, Şubat 25, 2014

KAHRAMANIM....



Bin sitemle başlayacaktım s/öze...Bin kahır okuyacaktım s/ana...Ama baktım ki boşa bir çaba benimkisi...Masal kahramanları gerçek değildir ki...Benim masalımın kahramanı sen değildin...Sende görmek istediğimi görmüştüm ben...Belki gülüyorsun şimdi bana ...Ama bak dinle...Bendeki seni anlatacağım sana :

Bir yokmuş, bir yokmuş...Aslında hiç varolmamış ama bende öyle çok öyle çokmuş...Sözleri tam hedefi vuran okmuş...Gözleri şahin bakışlı bir yiğit, ama g/özlerinin bir adım ötesi aşkla dolu bir ummanmış...Benim yetim gönlüm o ummana dalmış...Boğulmak üzereymiş ,aldırmamış,kendini aşka salmış...Çünkü onda bir Kürşad yiğitliği varmış, güven veren... Ve bir Yunus derinliği, huzurla kuşatan...Kâh sazının telleriyle, kâh s/özünün dilleriyle dokunurmuş gönlümün bamteline...Aşk aslında aynı şeye aşık olmakmış..."Vatan" deyince coşmak,"Bayrak " deyince t/aşmakmış cismaniyetten...Bilirmiş her iki gönül de,"İnsan hesap verecek niyetten..."

Derken hasret düşmüş g/özlerime...Sitem belki ama , hiç bir zaman isyan değmemiş s/özlerime...Mukaddes bir emanet gibi taşımış kalbim seni...Varlığın mı , yoksa yokluğun mu deli ediyor beni...Bu sorunun cevabını bulamamış gönlüm ve -mişli geçmiş zamanlarda kaybolmuş ömrüm....

İŞTE BENİM KAHRAMANIM....G/AYRISINA  Y/OK  Z/AMANIM....

Cumartesi, Şubat 15, 2014

MASAL...





Gökyüzü kara bulutlarla doluydu...Hava çok soğuktu,üşüyordu.Ayaz yüreğini bıçak gibi kesiyordu.Islak gözlerini gökyüzüne kaldırdı kadın...Gülümsedi..."Yağmur yağacak ." dedi...Kendi kendine konuşuyordu...Hayır , sanki gözyaşlarıyla konuşuyordu.Onları incitmeden silerken, "Vuslata az kaldı."diye fısıldadı.


Bir iki yağmur damlası buluştu gözyaşlarıyla...Kadın kendine yeni bir hayat bahşedilmiş gibi mutlu oldu,ruhu kanatlandı sanki...Bahçesinde ne zamandır çiçeğe durmuş tomurcukları hep birden açıverecek sandı...Yağmur sağanak sağanak boşalacak ve bütün kara bulutlar dağılacak sandı...Ama bir kez daha yanıldığını anladı...Kendi bahçesinde çiseleyen yağmur,yine hemen uzaklaşmış ve başka bahçelere yağmaya başlamıştı...


Uzaktan seyretti yağmurun yağışını...Ama bu kez kırılmadı,darılmadı...Sadece acıdı yağmura..."Bendeki kıymetini bilseydin, başka bahçelere yağmak istemezdin.Bendeki seni görseydin,bir an olsun kendinden ayrılmak istemezdin."dedi.


Masaldı belki bu...Gözyaşlarıyla yağmurun masalı...Ama tertemiz,ulvî ve çok değerli bir masal, onun masalı...Kirlenmesini istemedi masalının...İçinde hep tertemiz,ilk günkü gibi kalmasını istedi.Sonra gözucuyla bir kez daha baktı başka bahçelere neşveyle yağan yağmura...Evine girdi ve kapısını kapattı....

Cuma, Şubat 07, 2014

Yağmurumla Hasbihâl 2 - Sen Ve An





Hani bazen insanın "zaman ve mekan üstü" anları olur.Sanki ruhun bedeninden ayrılır ve sen "sen"i izlersin göklerdeki bir yerlerden...Zaman ve mekan üstündesindir o an ve geçmişini de "an" kadar yaşanır bulursun gözlerinin önünde...Derin bir muhasebeye dalarsın...Kapanmamış defterleri görür, çektiğin sıkıntıları yeniden yaşar, acılanırsın.Güzel anlarını, " Bir ömre değer " dediğin anları hatırlar ve geçip gittiğini görür , gamlanırsın...Çoğu zaman umudun kırılır, geleceğine endişe ile bakarsın...Ve sabrını tüketir geçmişin elemi, geleceğin endişesi...Bir an göklere yükseldi sandığın ruhun, " Küt " diye düşer bedeninin içine...Ve hayat yine çekilmez bir yük olur, zayıf omuzlarımızda....

Babam derdi ki : "İnsanın kendi kendine ettiğini, yedi düvel bir araya gelse edemez." Bir cümleyle anlatılan büyük hakikat...Her şeyin "Ben" de başlayıp, " Ben " de bittiğini, yaşananın " An" da başlayıp "An" da bittiğini ne kadar da geç anladım...
Biliyor musun Yağmurum! Bunu bana farkettiren sen oldun.Geçmişin ve geleceğin arasında bunaldığım bir anda, tüm meşguliyetlerini bir kenara bırakıp, saatlerce sohbet ettin benimle....Yüzümü güldürdün, yüreğimi güldürdün...Ve sonra birden ciddileşip sordun ya bana :
" Mutlu musun ?"
" Mutluyum" dedim.
"Peki şimdi ne olacak?" dedin... Ne demek istediğini anlamamıştım önce.Sonra devam ettin :
"İnsanların çoğu kendilerine bu soruyu sorup, "an"ın güzelliğini ellerinden kaçırırlar." dedin...Haklıydın...
Yaşanan sadece " An" vardı...Zaman da bir mahluktu ve ölüp gidiyordu...Altı ayda bir vücudumuzdaki tüm hücrelerin yenilendiğini düşünürsek, senede iki kez bile "Ben" yeni bir "ben" e dönüşüyordu...Ruhum, fikirlerim, düşüncelerim ise bu değişimi her "an" yaşıyordu ve yaşamalıydı...Bunca değişim içinde sahip olduğum tek şey " an" idi...Onun güzelliğini de kaçırmadan yaşamak gerekirdi...
Hep okuduğum , ama tam idrak edemediğim bir Hadis-i Şerif vardı : "İki günü bir olan ziyândadır." Boşa geçen zamanlarımı, "an"larımı düşününce , "ziyân"larımın büyüklüğünü hesaplayamıyorum...
Yağmurum!..Sana boş yere " Yağmurum" demedim ben......Her damlanla, çölleşen yüreğim ve fikriyatım yeniden canlanıyor, yeşeriyor... Sen kurak gönlüme rahmet oldun...Solan goncalarıma can, anemik ruhuma kan oldun...Anladım ki yıllarca beklediğimsin...Özlediğimsin...Bir kelimeyle yüreğimi anlatabildiğim, bin kelime etmeden gözlerimle konuşabildiğimsin.
Yağmurum...Beklemekteyim damlalarını...Halleşmek için sesinle soluğunla...

Perşembe, Şubat 06, 2014

Yağmurumla Hasbihâl 1- Hazinem



Nicedir kalemi almadım elime...Yazmadım...Direndim...Sustum... Suskunluğumla isyan ettim...Lakin yüreğimi susturamadım...

Nicedir ağlamadım...Pusatlandım,gözyaşlarımı dışarı akıtmadım...Gönlüme çağladı gözyaşlarım..Yürek taşkınımdan dökülürken mısralar, bentler çektim önlerine, taşırmadım...

Derinlere gömdüm tüm insani duygularımı...Tepkisizdim her şeye...Bana göre tepkisiz, ama etrafıma bakınca herkes kadar tepkiliydim.Herkes gibi olmaya karar vermiştim.Herkes kadardı artık benim de beynim ve yüreğim...Ve kuruduum, kurudum...Ben , "Ben" olmaktan çıkmış, herkes gibi olmuştum...

Sonra bir gün, gözlerinde fırtınalar yaşadım Yağmurum...Sözlerinle yıldırımlar düşürdün yüreğime!..Öyle bir sarstın ki beni, bende bana ait gibi görünen ne varsa yıkıldı, yerle bir oldu sandım...Prefabrik evlere benzeyen hayatımın tüm tek düzeliklerini yıktı, seninle gelen sel baskınları...Beni öldürüyorsun sandım...Yüzüme vurdukça damlaların, yüreğime kor düştü, yandım...

"Bu sen değilsin!" dedin bana, sağanak sağanak üzerime yağarken...Ben yıkıldım , viran oldum zannederken, damlaların can verdi kurak topraklarıma ve yeniden yeşertti umutlarımı... " Özünü fark et! "dedin. " İçindeki hazineleri keşfet! Sana ihtiyacım var, bırakma kendini!...Haydi! Biraz daha gayret!..."

Ruhum viran bir şehre dönmüş, kelimelerim kaybolmuştu. Bir köşede , sessizliğimde yok olurken, elimden tutup kaldırdın beni..." Haydi " dedin... " Yolculuk başlıyor." " Nereye?" diye sordum, ışığı sönmüş gözlerimi yerden kaldırarak... " İçindeki hazineleri keşfetmeye ..." dedin.

Yağmurum!...Kelimelerim sende saklıymış meğer...Gözlerinmiş içimdeki hazinenin anahtarı...Ve...Ve senmişsin o hazinenin ta kendisi...