Pazar, Kasım 22, 2009

BİR ZAMANLAR

Cezbeye tutulmuş bir derviş idim
Bir zamanlar aşkın semagâhında
“Bu dert beni iflâh etmez” demiştim
Kulundum, kölendim aşk dergâhında

Kalem aşkla yazdı, kelamım sustu
Kelimeler firari, gönlüm mahpustu
Sırrına eremedi, korktu ve pustu
Bu aşk gecesinin dert sabahında

Şimdi bu can yüktür , bu fani tene
Bin kez vuruldu ya, doğruldu yine
Ölmedim zalim yâr elinde bile
Gönüllü tek erim aşk karagâhında

İNFİLÂK

Buğulu kirpiklerinden kurşunlar damlıyor,

Yüreğimin cephaneliğine.

Şimdi tam infilak zamanı,

Kalemim susma , söyle….

Çarşamba, Eylül 30, 2009

.....




“Ben ne çok hata yapmışım meğer
Gözüm kapalı bakmışım meğer
Yıllar geçmiş ben saymışım meğer
Dostum sanıp aldanmışım meğer….”


Ah bu şarkılar…En olmadık zamanlarda gönlümün bamteline dokunurlar…

Oysa ağlamayacaktım artık..Kahvemi yudumlayıp yaşadıklarımı düşünürken, sadece ders alıp güçlenmekti amacım…Bir dağ gibi güçlü olmalıydım…Sert, kaskatı, sarsılmaz… Hâl bu ki içimdeki çocuk deniz gibiydi.Bazen sakin huzurlu, bazen şımarık bir çocuk gibi dalgalı, bazen öfkeli…

İçimdeki çocuğun sesini duymamak için basmıştım radyonun düğmesine…Bilemezdim ki denizin gözpınarlarımdan taşacağını…Bilemezdim ki yaşamanın bu kadar zorlaşacağını…Bilemezdim ki yükümün, gücümü bu kadar aşacağını… Bilemezdim ki….

Her adımımı binbir umutla attım…”Belki “dedim…”Bu kez” dedim…Olmadı…Durdum…Öyle bir durdum ki tunçtan bir heykel gibiyim artık…Dağdan bile kaskatı, aşınmaz , sarsılmaz, bir o kadar da duygusuz…

İçime hapsettim kendimi…Bakın siliyorum gözyaşlarımı…Heykeller ağlamaz değil mi?..İçimdeki “BEN” in çığlıklarını sadece ben duyarım artık…Gözyaşlarını sadece ben silerim…Kalemime sarılır inleriiimm, inlerim… Kan ağlasa da kalemim :


“Ağlamam artık gidenlere
Ağlamam artık bitenlere
Ağlamam artık üzenlere
İhanet edenlere….”

Salı, Mart 17, 2009

Ömrümün Baharı'na_____



Ömrümün Baharı,

Hayatıma bir kez daha çiçek çiçek açan meleğim...Sana karşı hissettiğim sevgiyi, şefkati, merhameti anlatmak isteyip de , kelimelerimin kifayetsiz kaldığı demdeyim...Kelimeler yetersiz belki...Ama sen, sana her sarılışımda,seni her koklayıp öpüşümde,güzel gözlerine her bakışımda , bunu derinden hissediyorsun eminim.

Ne çok şey öğrendim seni beklerken...Beklemenin ne kadar güzel olduğunu, sabrı, çekilen her türlü sıkıntının sonunun ferahlık olacağını...Ve dokuz ay sonra, seni kucağıma aldığımda her derdin unutulacağını...Cennete ulaşmak gibiydi sana kavuşmak...Hani sonunda cennet olduğunu bilince insan her derde katlanır ya...Hani cennet ucuz değil ya...Sen de benim dünyadaki cennetim oldun ayyüzlü meleğim...

Anneler hep söyler ya :" Anne olunca anlarsın."... Anladım... Sen yaralı gönlümün her derdine dermansın...Gecelerce dilediğim "İmdadıma" emansın...Kendimi toplamam için Rab'den gelen fermansın...

Senin gülücüklerin gönlümün sûruru...Senin varlığın,varlığımın gururu...Sen bana emanet edilip, avuçlarıma bırakılan bir gül yaprağısın...Sen bunca yıldır heba ettiğim ömrümün kârısın...Sen kara kışları yaşayan yüreğimin , taptaze baharısın...Varsın gecelerim uykusuz geçsin...Sen kapkara gecelerin ardından gelen sabahımsın...

"Gönlümün Gülü"nden sonra , en değerli goncamsın...Canımsın, cananımsın, kuzumsun, balamsın...

Meleğim...Bil ki en büyük dileğim, seni Yaradana lâyık bir kul olarak yetiştirebilmek...Allah ve Resulullah sevgisini ruhuna işlemek istiyorum ilmek ilmek...Amacım ikimizin de gurbetini bitirebilmek...Çünkü sen cennetten geldin , gurbet eldesin...Seni sılana kavuşturmak için tüm emeklerim...

Ki...

Belki senin hürmetine Rabbim bana da "GEL " desin...