Cuma, Şubat 07, 2014

Yağmurumla Hasbihâl 2 - Sen Ve An





Hani bazen insanın "zaman ve mekan üstü" anları olur.Sanki ruhun bedeninden ayrılır ve sen "sen"i izlersin göklerdeki bir yerlerden...Zaman ve mekan üstündesindir o an ve geçmişini de "an" kadar yaşanır bulursun gözlerinin önünde...Derin bir muhasebeye dalarsın...Kapanmamış defterleri görür, çektiğin sıkıntıları yeniden yaşar, acılanırsın.Güzel anlarını, " Bir ömre değer " dediğin anları hatırlar ve geçip gittiğini görür , gamlanırsın...Çoğu zaman umudun kırılır, geleceğine endişe ile bakarsın...Ve sabrını tüketir geçmişin elemi, geleceğin endişesi...Bir an göklere yükseldi sandığın ruhun, " Küt " diye düşer bedeninin içine...Ve hayat yine çekilmez bir yük olur, zayıf omuzlarımızda....

Babam derdi ki : "İnsanın kendi kendine ettiğini, yedi düvel bir araya gelse edemez." Bir cümleyle anlatılan büyük hakikat...Her şeyin "Ben" de başlayıp, " Ben " de bittiğini, yaşananın " An" da başlayıp "An" da bittiğini ne kadar da geç anladım...
Biliyor musun Yağmurum! Bunu bana farkettiren sen oldun.Geçmişin ve geleceğin arasında bunaldığım bir anda, tüm meşguliyetlerini bir kenara bırakıp, saatlerce sohbet ettin benimle....Yüzümü güldürdün, yüreğimi güldürdün...Ve sonra birden ciddileşip sordun ya bana :
" Mutlu musun ?"
" Mutluyum" dedim.
"Peki şimdi ne olacak?" dedin... Ne demek istediğini anlamamıştım önce.Sonra devam ettin :
"İnsanların çoğu kendilerine bu soruyu sorup, "an"ın güzelliğini ellerinden kaçırırlar." dedin...Haklıydın...
Yaşanan sadece " An" vardı...Zaman da bir mahluktu ve ölüp gidiyordu...Altı ayda bir vücudumuzdaki tüm hücrelerin yenilendiğini düşünürsek, senede iki kez bile "Ben" yeni bir "ben" e dönüşüyordu...Ruhum, fikirlerim, düşüncelerim ise bu değişimi her "an" yaşıyordu ve yaşamalıydı...Bunca değişim içinde sahip olduğum tek şey " an" idi...Onun güzelliğini de kaçırmadan yaşamak gerekirdi...
Hep okuduğum , ama tam idrak edemediğim bir Hadis-i Şerif vardı : "İki günü bir olan ziyândadır." Boşa geçen zamanlarımı, "an"larımı düşününce , "ziyân"larımın büyüklüğünü hesaplayamıyorum...
Yağmurum!..Sana boş yere " Yağmurum" demedim ben......Her damlanla, çölleşen yüreğim ve fikriyatım yeniden canlanıyor, yeşeriyor... Sen kurak gönlüme rahmet oldun...Solan goncalarıma can, anemik ruhuma kan oldun...Anladım ki yıllarca beklediğimsin...Özlediğimsin...Bir kelimeyle yüreğimi anlatabildiğim, bin kelime etmeden gözlerimle konuşabildiğimsin.
Yağmurum...Beklemekteyim damlalarını...Halleşmek için sesinle soluğunla...

Hiç yorum yok: