Çarşamba, Eylül 30, 2009

.....




“Ben ne çok hata yapmışım meğer
Gözüm kapalı bakmışım meğer
Yıllar geçmiş ben saymışım meğer
Dostum sanıp aldanmışım meğer….”


Ah bu şarkılar…En olmadık zamanlarda gönlümün bamteline dokunurlar…

Oysa ağlamayacaktım artık..Kahvemi yudumlayıp yaşadıklarımı düşünürken, sadece ders alıp güçlenmekti amacım…Bir dağ gibi güçlü olmalıydım…Sert, kaskatı, sarsılmaz… Hâl bu ki içimdeki çocuk deniz gibiydi.Bazen sakin huzurlu, bazen şımarık bir çocuk gibi dalgalı, bazen öfkeli…

İçimdeki çocuğun sesini duymamak için basmıştım radyonun düğmesine…Bilemezdim ki denizin gözpınarlarımdan taşacağını…Bilemezdim ki yaşamanın bu kadar zorlaşacağını…Bilemezdim ki yükümün, gücümü bu kadar aşacağını… Bilemezdim ki….

Her adımımı binbir umutla attım…”Belki “dedim…”Bu kez” dedim…Olmadı…Durdum…Öyle bir durdum ki tunçtan bir heykel gibiyim artık…Dağdan bile kaskatı, aşınmaz , sarsılmaz, bir o kadar da duygusuz…

İçime hapsettim kendimi…Bakın siliyorum gözyaşlarımı…Heykeller ağlamaz değil mi?..İçimdeki “BEN” in çığlıklarını sadece ben duyarım artık…Gözyaşlarını sadece ben silerim…Kalemime sarılır inleriiimm, inlerim… Kan ağlasa da kalemim :


“Ağlamam artık gidenlere
Ağlamam artık bitenlere
Ağlamam artık üzenlere
İhanet edenlere….”