Cumartesi, Mayıs 03, 2008

Kırık Bir Kalemin İnlemeleri



" Tek söz etmem , bu sevda vursa beni her yandan
Tanrım beni korusun, benden bıktığın andan
Ne kadar sevsem bile , bir gün olur dünyandan
"Çık" de yeter, çıkarım...Başım gözüm üstüne..."

Bir akşam vakti...Guruba yaklaşmış güneş...Öyle can çekişmekte ki ruhum, vuslatsız sevdalara eş...

Önümde kırılmış bir kalem....Kırık kalbimde ise tarifsiz milyonlarca elem...Hıçkırıklar boğazımda düğüm düğüm... Bu ne acımasızca zulüm...Artık gelmesini hasretle beklediğim tek şey....ölüm...

Yazdıklarıma aldırma sen..Bunlar kırık bir kalemin, can havliyle karaladığı üç beş satır gülüm...

Bu kalem defalarca sustu, defalarca darıldı...Ama her seferinde " Dermanım derdimdir" deyip , yine sana sarıldı...Yazdığı her kelime, hasrete bulanıp, aşkla karıldı...Bil ki ey vefasız; bu kalem ilk kez kırıldı....

Merak etme inlemeleri de biter bir gün ve tamamen susar...Aşkı bilmeyene aşkı yazmak; artık bu kaleme ar !...Evet! Kalem kırıldı ve verildi karar : " Zalim Allah'a havale...Sükût kalan ömrüme kâr! "

Kırık bir kalemin inlemeleri bunlar..Merak etme bunlar da biter ve bir gün tamamen susar !...